ne demek?

Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-iFiil

Hecelenişi / Hecelemesi;

sar-mak


► kuşatmak

Kullanımı;

"Gece, ahenk içinde divanımı/ Şenlendirse pırıl pırıl rakkaseler / Gece, gece, her yanımı / Sarsa güller, laleler, menekşeler"

Dolayında yer almak

► kaplamak

Kullanımı;

"Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu."

Bir şeyi üzerine başka bir şey koyarak kaplamak

Kullanımı;

"Ah işte tövbe ettik bütün suçlarımızdan / Bir gaflet perdesiydi gözlerimizi saran"

► kucaklamak

Yumak yapmak

Kullanımı;

"İpliği sarmak."

Şerit, ip vb.ni başka bir şeyin üzerine dolamak

Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek

Kullanımı;

"Dolma sarıyorum diye yaprağı parmağıma doladım."

Sarılıp tırmanmak

Kullanımı;

"Asma çardağı sardı."

Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Kitabı kâğıda sarmak."

Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak

Saldırmak, hücum etmek

Kullanımı;

"Faik Efendi biliyordu ki saracaklar hem de fena saracaklar."

Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek

Sözle saldırmak; tedirgin etmek

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Evdekilerin hepsi bana sarıyor."

Hoşuna gitmek, zevkini okşamak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu canlılık, insanı on yıl önce görmüş olduğum muhteşem yazdan daha başka türlü sarıyordu."
sarmak