1. anlamı (eş anlamlısı): Serbest bırakma
Serbest bırakma
2. anlamı: Okullarda paydos
Okullarda paydos
3. anlamı: ► özgür
► özgür
Far. āzād (آزاد) “bağımsız; serbest; kölelikten kurtulmuş; özgür”.11. yüzyıl Karahanlı ve 13. yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi metinlerinden itibaren tanıklanır. Meninski sözlüğünde “āzād (آزاد): āzādlamak, kurtarmak; halās, ıtlāk, ı‘tāk; salıvermek, liberum facere, liberare, manumittere, dimittere, solvere, (serbest bırakmak, özgürleştirmek, salıvermek) olarak kayıtlıdır (1680 I: 157). Osmanlıcanın son yüzyılında “mektep çocuklarının dersten çıkış vakti” (LOsm; KamTü.); Cumhuriyet’in ilk yıllarında “tatil günleri” anlamıyla kullanıldı.Dil-âzâd “ehl-i himmet”; âzad-nâme “ı‘tāk tezkiresi”, âzâd et “koyunun sağ tarafı"; serv-i âzâd “uzayıp giden amudî servi” (LOsm; KamTü).boş āzād kişi barça edgü kulı / sen edgü kılu aç könilik yolı (Yûsuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1069). anuŋ cānı birle senüŋ cānuŋ āzād kılgıl (Behçetü’l-Hadâik fi Mev’izati’l-halâik, 13. yy.).‘āşık ol kim gussadan şād olasın / kamu kaygulardan āzād olasın (Gülşehrî, Mantıku’t-Tayr, 1317).zindāna girdi ve eyitdi i zindān ehli eger dilersenüz sizi āzād eyleyeyin çıkun gidün (Ferîdüddîn Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, 1340-41).andan soŋra cāriyeyi āzād eyledi kābı̇̄n kıydı ‘avrat édindi anuŋıla rūzigārını hoş geçürdi (Ferec Ba’de'ş-Şidde, 1451).sen daḫı benüm muʿāvenetüm ile bı̇̄-dād ṣayyād-ı cellāddan āzād olursın (Filibeli Alâaddîn Ali Çelebi, Hümâyûn-nâme, 16. yy.). kadırgalarımızda esı̇̄r olan manya keferesi esı̇̄rlerin āzād edüp berā-yı hüsn-i tedbı̇̄r-i maslahat manya elçilerine teslı̇̄m edüp (Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 17. yy.). Dikkat ediniz, hafta azadı olan cuma günleri, “ilk düşünceniz ve ıstırabınız şudur: Öf! Bugün ne yapacağım? Bayramları da böyledir, diğer azat günleri de… (Hakimiyeti Milliye, 30.01.1929). Daha geçenlerde yapılmış olan bir kanun, cuma azatı yerine cumartesi günü saat 13 de başlıyan ve en az 35 saat devam eden ve ingiliz haftası denilen azadı kabul etmiştir (Ulus, 21.06.1935).
Far. āzād (آزاد) “bağımsız; serbest; kölelikten kurtulmuş; özgür”.
11. yüzyıl Karahanlı ve 13. yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi metinlerinden itibaren tanıklanır. Meninski sözlüğünde “āzād (آزاد): āzādlamak, kurtarmak; halās, ıtlāk, ı‘tāk; salıvermek, liberum facere, liberare, manumittere, dimittere, solvere, (serbest bırakmak, özgürleştirmek, salıvermek) olarak kayıtlıdır (1680 I: 157). Osmanlıcanın son yüzyılında “mektep çocuklarının dersten çıkış vakti” (LOsm; KamTü.); Cumhuriyet’in ilk yıllarında “tatil günleri” anlamıyla kullanıldı.
Dil-âzâd “ehl-i himmet”; âzad-nâme “ı‘tāk tezkiresi”, âzâd et “koyunun sağ tarafı"; serv-i âzâd “uzayıp giden amudî servi” (LOsm; KamTü).
boş āzād kişi barça edgü kulı / sen edgü kılu aç könilik yolı (Yûsuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1069).
anuŋ cānı birle senüŋ cānuŋ āzād kılgıl (Behçetü’l-Hadâik fi Mev’izati’l-halâik, 13. yy.).
‘āşık ol kim gussadan şād olasın / kamu kaygulardan āzād olasın (Gülşehrî, Mantıku’t-Tayr, 1317).
zindāna girdi ve eyitdi i zindān ehli eger dilersenüz sizi āzād eyleyeyin çıkun gidün (Ferîdüddîn Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, 1340-41).
andan soŋra cāriyeyi āzād eyledi kābı̇̄n kıydı ‘avrat édindi anuŋıla rūzigārını hoş geçürdi (Ferec Ba’de'ş-Şidde, 1451).
sen daḫı benüm muʿāvenetüm ile bı̇̄-dād ṣayyād-ı cellāddan āzād olursın (Filibeli Alâaddîn Ali Çelebi, Hümâyûn-nâme, 16. yy.).
kadırgalarımızda esı̇̄r olan manya keferesi esı̇̄rlerin āzād edüp berā-yı hüsn-i tedbı̇̄r-i maslahat manya elçilerine teslı̇̄m edüp (Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 17. yy.).
Dikkat ediniz, hafta azadı olan cuma günleri, “ilk düşünceniz ve ıstırabınız şudur: Öf! Bugün ne yapacağım? Bayramları da böyledir, diğer azat günleri de… (Hakimiyeti Milliye, 30.01.1929).
Daha geçenlerde yapılmış olan bir kanun, cuma azatı yerine cumartesi günü saat 13 de başlıyan ve en az 35 saat devam eden ve ingiliz haftası denilen azadı kabul etmiştir (Ulus, 21.06.1935).