ne demek?

o yere doğru gitmeye başlamak

Kullanımı;

"Bir süre sonra, kara kış gelince bakmış ki olacak gibi değil, güneyin yolunu tutmuş."

Hecelenişi / Hecelemesi;

yolunu-tutmak

yolunu-tutmak (2)

benimsemek, gereğini yerine getirmek

Kullanımı;

"Sen de biraz adamlığın yolunu tutmalısın."

Hecelenişi / Hecelemesi;

yolunu-tutmak