1. Sens (synonym): ► acaba
► acaba
Ar. ʿacab (عجب) "şaşkınlık, hayret; şaşılacak şey".Karahanlı Türkçesi metinlerinden itibaren tanıklanır. /-p/li biçimleri Argenti'de "acap: aggiáp, aggiáp" (Adamović 2009: 126), Molino'da "acap: agiap" (1641: 172), Carradori'de "acap: agiap" (1650: 48) olarak kayıtlıdır. Lügat-i Nâcî'de "acaba makamında irat olunur", Mükemmel Osmanlı Lügati'nde "nazımda acaba makamında dahi irat olunur", Kâmûs-ı Türkî'de "acaba" açıklamalarının bulunması, acep sözcüğünün 19. yy. sonunda nesir ve konuşma dilinde, yerini acaba sözcüğüne bıraktığını; ancak 1928 yılında yayımlanan İmlâ Lûgati'nde acaba sözcüğünün yanında acep (عجب) sözcüğüne de yer verilmesi, bu sözcüğün bütünüyle kullanımdan düşmediğini ve daha çok şiir dilinde kullanıldığını gösterir. ay ol bu kitābka kabūl boldukı / bu türkler tilinde ‘aceb kördüki (Yûsuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1069).‘aceb şu yirde var m'ola / şöyle garı̇̄b bencileyin (Yûnus Emre Dîvânı, 13. yy.).ol gün seherden beyne's-salāteyne varıncaya dek 'āşıkāne bir ‘aceb ceng eylediler (Tercümân Mahmûd, Târîh-i Ungurus, 16. yy.).bir ‘aceb derde giriftār olduk kim ta‘bı̇̄ri mümkin değil (Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 17. yy.).
Ar. ʿacab (عجب) "şaşkınlık, hayret; şaşılacak şey".
Karahanlı Türkçesi metinlerinden itibaren tanıklanır. /-p/li biçimleri Argenti'de "acap: aggiáp, aggiáp" (Adamović 2009: 126), Molino'da "acap: agiap" (1641: 172), Carradori'de "acap: agiap" (1650: 48) olarak kayıtlıdır.
Lügat-i Nâcî'de "acaba makamında irat olunur", Mükemmel Osmanlı Lügati'nde "nazımda acaba makamında dahi irat olunur", Kâmûs-ı Türkî'de "acaba" açıklamalarının bulunması, acep sözcüğünün 19. yy. sonunda nesir ve konuşma dilinde, yerini acaba sözcüğüne bıraktığını; ancak 1928 yılında yayımlanan İmlâ Lûgati'nde acaba sözcüğünün yanında acep (عجب) sözcüğüne de yer verilmesi, bu sözcüğün bütünüyle kullanımdan düşmediğini ve daha çok şiir dilinde kullanıldığını gösterir.
ay ol bu kitābka kabūl boldukı / bu türkler tilinde ‘aceb kördüki (Yûsuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1069).
‘aceb şu yirde var m'ola / şöyle garı̇̄b bencileyin (Yûnus Emre Dîvânı, 13. yy.).
ol gün seherden beyne's-salāteyne varıncaya dek 'āşıkāne bir ‘aceb ceng eylediler (Tercümân Mahmûd, Târîh-i Ungurus, 16. yy.).
bir ‘aceb derde giriftār olduk kim ta‘bı̇̄ri mümkin değil (Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 17. yy.).