1. anlamı (eş anlamlısı): Merdiven basamağı
Merdiven basamağı
2. anlamı: Dokuma tezgâhı ayaklığı; ayaklık
Dokuma tezgâhı ayaklığı; ayaklık
3. anlamı: Çocukların, cambazların ayaklarına takıp yürüdükleri çifte sırık
Çocukların, cambazların ayaklarına takıp yürüdükleri çifte sırık
T. ayak + T. addan ad yapım eki +çak. bk. ayak. Dil devrimi döneminde Türkiye Türkçesi ağızlarından derlenerek Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi’nde Farsça kökenli merdiven karşılığında ayakçağ varyantıyla birlikte önerilir (1934: 510). Ağızlarda “arkalıksız kısa iskemle, taban ve koncu tek parça ağaçtan yapılmış burnuna meşin çakılı ayakkabı, tırpanla ekin biçenlerin ayaklarına bağladıkları demet, direğe çıkmaya yarayan aygıt, dokuma tezgâhı pedalı, merdiven, merdiven basamağı, el leğeni, takma ayak, çocukların ve cambazların boylarını yükseltmek için ayaklarına takıp gezdikleri sırık” anlamlarıyla tanıklanır (DS). Hiç değilse, “Ayakçağ" sözünün “Ayak" ile “Çağ"dan geldiğini “Alp"ın “Alp arslan"la bir girdisi çıktısı olduğunu kestiriyorsunuz (Haber, 26.09.1934).Ulan, ayakcakın başındaki it bize salmasın! (Cumhuriyet, 24.11.1936).Kayseri’de merdivene ağıncak değil, ayakçak denirmiş (Ulus, 08.04.1949).Önünde bulunan kırk ayakçak merdivenlerile Karağacık mahallesine inilir (Nureddin Ardıçoğlu, Harput Tarihi, 1964).Sol elini merdivenin üst ayakçağına uzattı (Mehmet Güler, Ak Badanalı Ev, 1977).Dokuyucu, dokumaya hazır hale getirilmiş tezgâhın sehpasına oturarak, ayaklarını ayakçaklar üzerine yerleştirir (Halide Sarıoğlu, Nallıhan (Ankara) ve Göynük (Bolu) Yöresi Mekikli El Dokumacılığı, 1999).Bunun üzerine Keloğlan her tarafına tavus tüyleri takmış, elbisesine sayısız ziller dikmiş, ayağına ayakçaklar takıp boyunu iyice uzatmış, korkunç bir kılığa bürünmüş (Ahmet Serdar Arslan, Çankırı Masalları, 2017).
T. ayak + T. addan ad yapım eki +çak. bk. ayak.
Dil devrimi döneminde Türkiye Türkçesi ağızlarından derlenerek Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi’nde Farsça kökenli merdiven karşılığında ayakçağ varyantıyla birlikte önerilir (1934: 510). Ağızlarda “arkalıksız kısa iskemle, taban ve koncu tek parça ağaçtan yapılmış burnuna meşin çakılı ayakkabı, tırpanla ekin biçenlerin ayaklarına bağladıkları demet, direğe çıkmaya yarayan aygıt, dokuma tezgâhı pedalı, merdiven, merdiven basamağı, el leğeni, takma ayak, çocukların ve cambazların boylarını yükseltmek için ayaklarına takıp gezdikleri sırık” anlamlarıyla tanıklanır (DS).
Hiç değilse, “Ayakçağ" sözünün “Ayak" ile “Çağ"dan geldiğini “Alp"ın “Alp arslan"la bir girdisi çıktısı olduğunu kestiriyorsunuz (Haber, 26.09.1934).
Ulan, ayakcakın başındaki it bize salmasın! (Cumhuriyet, 24.11.1936).
Kayseri’de merdivene ağıncak değil, ayakçak denirmiş (Ulus, 08.04.1949).
Önünde bulunan kırk ayakçak merdivenlerile Karağacık mahallesine inilir (Nureddin Ardıçoğlu, Harput Tarihi, 1964).
Sol elini merdivenin üst ayakçağına uzattı (Mehmet Güler, Ak Badanalı Ev, 1977).
Dokuyucu, dokumaya hazır hale getirilmiş tezgâhın sehpasına oturarak, ayaklarını ayakçaklar üzerine yerleştirir (Halide Sarıoğlu, Nallıhan (Ankara) ve Göynük (Bolu) Yöresi Mekikli El Dokumacılığı, 1999).
Bunun üzerine Keloğlan her tarafına tavus tüyleri takmış, elbisesine sayısız ziller dikmiş, ayağına ayakçaklar takıp boyunu iyice uzatmış, korkunç bir kılığa bürünmüş (Ahmet Serdar Arslan, Çankırı Masalları, 2017).