ne demek?

Kırmızı veya ona yakın bir renk almak; alarmak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

nesnesizFiil

Kullanımı;

"Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi."

Hecelenişi / Hecelemesi;

kı-zar-mak


Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak

Kullanımı;

"Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu / Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu"

Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak

Kullanımı;

"Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi."

Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek

Kullanımı;

"Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı."