ne demek?

Herhangi bir şeyi bükmek

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-iFiil

Kullanımı;

"Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi."

Hecelenişi / Hecelemesi;

kı-vır-mak


Kenarından katlamak

Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek

Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek

Uydurup söylemek

Kullanımı;

"Gene yalanları kıvırdı."

Saptırmak, çevirmek

Tipi / Türü;

-e

Kullanımı;

"Arabayı birdenbire sağa kıvırdı."

Yapmak istememek, yan çizmek

Tipi / Türü;

nesnesiz

Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek

Tipi / Türü;

nesnesiz mecaz

Kullanımı;

"Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pekâlâ kıvıracağa benziyordu."

► dolandırmak

Tipi / Türü;

argo

Kullanımı;

"Peki bu kız, zarar ziyan hesabının federasyona üç misli gösterilip Zühtü'nün düğün parasını kıvırdığını bilmez mi?"