ne demek?

Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-iFiil

Kullanımı;

"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."

Hecelenişi / Hecelemesi;

kır-mak


İri parçalara ayırmak

Belirli bir biçimde katlamak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Forma kırmak."

Öldürmek, yok olmasına neden olmak

Kullanımı;

"Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı."

Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak

Vücut kemiklerinden birini parçalamak

Kullanımı;

"Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!"

Tahılı iri ve kaba öğütmek

Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek

Tipi / Türü;

-e

Kullanımı;

"Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun."

Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek; yaralamak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz."

Yok etmek

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım"

Gücünü, etkisini azaltmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış."

Kaçmak, uzaklaşmak

Tipi / Türü;

argo

Değerinden düşük fiyata almak

Tipi / Türü;

nesnesiz ticaret

Kullanımı;

"Bono kırmak. Çek kırmak."