Que signifie?

1. Sens (synonym):

Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer

Prononciation

:

Classe/type;

Nom

Usage dans une phrase;

"Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı."

Syllabes;

kol-tuk

2. Sens (synonym):

Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye

Classe/type;

Usage dans une phrase;

"Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı."

3. Sens (synonym):

Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni

Classe/type;

Usage dans une phrase;

"Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı."

4. Sens (synonym):

Yapıcılıkta yan destek

Classe/type;

5. Sens (synonym):

Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip

Classe/type;

denizcilik

6. Sens (synonym):

► koltuklanma

Classe/type;

Métaphore

Usage dans une phrase;

"O koltuktan hoşlanmaz."

7. Sens (synonym):

► kayırma

Classe/type;

Métaphore

Usage dans une phrase;

"Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez."

8. Sens (synonym):

Yüksek mevki, makam

Classe/type;

Métaphore

Usage dans une phrase;

"Koltuk kavgası."

9. Sens (synonym):

► genelev

Classe/type;

argot

Usage dans une phrase;

"Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur."

10. Sens (synonym):

Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler

Classe/type;

ağızlardan

11. Sens (synonym):

Kenar, tenha yer

Classe/type;

eskimiş