1. Sens (synonym): ► tepki
► tepki
2. Sens (synonym): ► yankı
► yankı
‘aksü’l-‘amel (ﻋﻜﺲ ﺍﻟﻌﻤﻞ) < Ar. ʿaks (عكس) “ters, ters çevirmek, yansımak” + Ar. el (ال) “harf-i tarif” + Ar. ʿamel (عمل) “iş, görev, çalışma”. bk. akis, bk. amel.Türkçede en erken 19. yüzyılın sonlarından itibaren görülür. Lehçe-i Osmanî, Lügat-i Naci ve Kâmûs-ı Türkî gibi 19. yüzyıl sözlüklerinde geçmez. Her iki unsuru da Arapça kökenli olmasına rağmen terkip halinde Arapçada kullanılmaz. Kelimenin Türkçede birleştirildiği anlaşılmaktadır. TDK Türkçe Sözlük’te 1945 yılından itibaren madde başıdır.Fransız müverrihleri mukaddemâ tefahhusât-ı fenniyenin vâsıta-i belâgatle tekemmülünü bî-fâide hattâ tehlikeli addederek şekil ve üslûb takayyüdâtını şâyân-ı esef bir aksülamel olarak tarihten ihrâc etmişler… (Ahmed Şuayb, Servet-i Fünûn, 1899)Efkâr-ı umûmiyeden gördüğümüz bu aksülamel ictimai bir mücâzatdır ki onun korkusuyla birçok müsbet yâhud menfî kâidelere mürâcaat mecburiyetinde kalırız. (Gökalp, İslam Mecmuası, 1914)Netekim, Devletin her hangi bir şubesinde husule gelecek kargaşalık, merkezî uzuvda derhal bir aksülamel husule getirir. (Akşam, 10.04.1929)
‘aksü’l-‘amel (ﻋﻜﺲ ﺍﻟﻌﻤﻞ) < Ar. ʿaks (عكس) “ters, ters çevirmek, yansımak” + Ar. el (ال) “harf-i tarif” + Ar. ʿamel (عمل) “iş, görev, çalışma”. bk. akis, bk. amel.
Türkçede en erken 19. yüzyılın sonlarından itibaren görülür. Lehçe-i Osmanî, Lügat-i Naci ve Kâmûs-ı Türkî gibi 19. yüzyıl sözlüklerinde geçmez. Her iki unsuru da Arapça kökenli olmasına rağmen terkip halinde Arapçada kullanılmaz. Kelimenin Türkçede birleştirildiği anlaşılmaktadır. TDK Türkçe Sözlük’te 1945 yılından itibaren madde başıdır.
Fransız müverrihleri mukaddemâ tefahhusât-ı fenniyenin vâsıta-i belâgatle tekemmülünü bî-fâide hattâ tehlikeli addederek şekil ve üslûb takayyüdâtını şâyân-ı esef bir aksülamel olarak tarihten ihrâc etmişler… (Ahmed Şuayb, Servet-i Fünûn, 1899)
Efkâr-ı umûmiyeden gördüğümüz bu aksülamel ictimai bir mücâzatdır ki onun korkusuyla birçok müsbet yâhud menfî kâidelere mürâcaat mecburiyetinde kalırız. (Gökalp, İslam Mecmuası, 1914)
Netekim, Devletin her hangi bir şubesinde husule gelecek kargaşalık, merkezî uzuvda derhal bir aksülamel husule getirir. (Akşam, 10.04.1929)