meaning in Turkish

1. means (synonym):

Çoğaltma işini gerçekleştiren düzenek

pronounce

:

class / type;

Noun teknik

Sample sentence;

"… bu elektronlar da bir çoğaltıcıdan ve bir yükselteçten geçtikten sonra bir televizyon tüpünün katot ışınları demetini modülasyona uğratır ve tüpün ekranında görüntü meydana gelir."

Syllables;

ço-ğal-tı-cı

2. means (synonym):

► müstensih

class / type;

Sample sentence;

"Orada yazarlar, çevirmenler, kâtipler, çoğaltıcılar, çizimciler ile ciltçiler bulunuyordu."

3. means (synonym):

Çoğaltma etkisi bulunan

class / type;

Sample sentence;

"Bugüne kadar yapılan sınıflandırmalar açıklayıcı olmaktan çok, yanılgıları çoğaltıcı sınıflandırmalardır."