meaning in Turkish

1. means (synonym):

Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş; dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)

pronounce

:

class / type;

Noun hayvan bilimi

Sample sentence;

"… sabah erken Edirne’den giderken bir sürü çil görerek indik otodan."

çil (2)

1. means (synonym):

Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler

pronounce

:

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Kızın yüzündeki çil kalabalığından olmalı."

2. means (synonym):

► leke

class / type;

Sample sentence;

"Üç dişli diken kaynatılıp, suyuna yumurtanın kabuğunun yüzündeki çil kazınarak…"

3. means (synonym):

Bitki köklerindeki kıla benzer ince uzantılar

class / type;

4. means (synonym):

Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan)

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Nasılsa örtü içinde kalan büyükçe bir ekmek dilimi de yere düşünce çil horoz koşup geldi ve ekmeği kapıverdi."

çil (3)

1. means (synonym):

Yeni ve parlak (para veya altın)

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Anneme elli çil altın bıraktılar."