meaning in Turkish

1. means (synonym):

Yavaş bir biçimde; ağır ağır, adım adım, basamak basamak, fıstıki makamla, aheste aheste, aheste beste, az az, azar azar, öyle öyle, perde perde, sepil sepil, siya siya, ucun ucun, ufak ufak, usul usul

class / type;

adverb

Sample sentence;

"Yaptıkları işin akışından, gözleri yavaş yavaş ışıklarını buluyor, ruhlarının başıboş heyecanı duruluyor, çerçeveleniyor."

Syllables;

yavaş-yavaş

2. means (synonym):

► gittikçe

class / type;

Sample sentence;

"Ama bu yeni şiir, yavaş yavaş yayılıp birçok kimse tarafından da tutulunca iş değişti."