meaning in Turkish

1. means (synonym):

Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak

pronounce

:

class / type;

-i Verb

Syllables;

sar-mak


2. means (synonym):

► kuşatmak

class / type;

Sample sentence;

"Gece, ahenk içinde divanımı/ Şenlendirse pırıl pırıl rakkaseler / Gece, gece, her yanımı / Sarsa güller, laleler, menekşeler"

3. means (synonym):

Dolayında yer almak

class / type;

4. means (synonym):

► kaplamak

class / type;

Sample sentence;

"Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu."

5. means (synonym):

Bir şeyi üzerine başka bir şey koyarak kaplamak

class / type;

Sample sentence;

"Ah işte tövbe ettik bütün suçlarımızdan / Bir gaflet perdesiydi gözlerimizi saran"

6. means (synonym):

► kucaklamak

class / type;

7. means (synonym):

Yumak yapmak

class / type;

Sample sentence;

"İpliği sarmak."

8. means (synonym):

Şerit, ip vb.ni başka bir şeyin üzerine dolamak

class / type;

9. means (synonym):

Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek

class / type;

Sample sentence;

"Dolma sarıyorum diye yaprağı parmağıma doladım."

10. means (synonym):

Sarılıp tırmanmak

class / type;

Sample sentence;

"Asma çardağı sardı."

11. means (synonym):

Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak

class / type;

-e -i

Sample sentence;

"Kitabı kâğıda sarmak."

12. means (synonym):

Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak

class / type;

13. means (synonym):

Saldırmak, hücum etmek

class / type;

Sample sentence;

"Faik Efendi biliyordu ki saracaklar hem de fena saracaklar."

14. means (synonym):

Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek

class / type;

15. means (synonym):

Sözle saldırmak; tedirgin etmek

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Evdekilerin hepsi bana sarıyor."

16. means (synonym):

Hoşuna gitmek, zevkini okşamak

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Bu canlılık, insanı on yıl önce görmüş olduğum muhteşem yazdan daha başka türlü sarıyordu."
sarmak