meaning in Turkish

1. means (synonym):

► süssüz

pronounce

:

class / type;

adjective

Origin;

"Farsça sāde"

Sample sentence;

"İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil."


2. means (synonym):

Şeker katılmamış (kahve); şekersiz

class / type;

Sample sentence;

"Sade kahve."

3. means (synonym):

(sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece

class / type;

adverb

Sample sentence;

"Sade, derenin iki tarafına sıralanan kavak ve ceviz ağaçlarını seyretmek bile insana sonsuz bir zevk veriyor."

4. means (synonym):

İçine bir şey katılmamış olarak

class / type;

adverb

Sample sentence;

"Ben sade içerim, öteki kalfa şekerli içer..."

5. means (synonym):

Süsü, gözterişi olmadan, yalın biçimde, gösterişsiz olarak

class / type;

adverb

Sample sentence;

"Geriye dönüp anımsadığımda onu şık döpiyesleri içinde görüyorum, sade ve tertemiz giyinirdi."

6. means (synonym):

Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)

class / type;

edebiyat

Sample sentence;

"Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir."