meaning in Turkish

1. means (synonym):

Kırılmış olan; münkesir

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı."

Syllables;

kı-rık


2. means (synonym):

Tam nota göre düşük olan (not)

class / type;

Sample sentence;

"Üç dersten kırığı var. Kırık not."

3. means (synonym):

Saf renkten hafif uzaklaşmış

class / type;

Sample sentence;

"Kırık beyaz."

4. means (synonym):

Kırılmış bir şeyden ayrılan parça

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Cam kırığı."

5. means (synonym):

Kemiğin bir etki ile kırılması

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Kolunda kırık yok ama çıkık var."

6. means (synonym):

Bir şeyin kırılan yeri

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Bunun kırığı neresinde?"

7. means (synonym):

► kırıntı

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Ekmek kırığı."

8. means (synonym):

► melez

class / type;

Sample sentence;

"Kırık tazı."

9. means (synonym):

Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul

class / type;

Noun

10. means (synonym):

Gücenmiş, üzgün

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış."

kırık (2)

1. means (synonym):

Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın

pronounce

:

class / type;

Noun ağızlardan

Syllables;

kı-rık

kırık (3)

1. means (synonym):

► fay

pronounce

:

class / type;

Noun jeoloji

Syllables;

kı-rık