meaning in Turkish

1. means (synonym):

Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer

pronounce

:

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı."

Syllables;

kol-tuk

2. means (synonym):

Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye

class / type;

Sample sentence;

"Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı."

3. means (synonym):

Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni

class / type;

Sample sentence;

"Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı."

4. means (synonym):

Yapıcılıkta yan destek

class / type;

5. means (synonym):

Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip

class / type;

denizcilik

6. means (synonym):

► koltuklanma

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"O koltuktan hoşlanmaz."

7. means (synonym):

► kayırma

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez."

8. means (synonym):

Yüksek mevki, makam

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Koltuk kavgası."

9. means (synonym):

► genelev

class / type;

slang

Sample sentence;

"Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur."

10. means (synonym):

Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler

class / type;

ağızlardan

11. means (synonym):

Kenar, tenha yer

class / type;

eskimiş