meaning in Turkish

1. means (synonym):

Seçkin, sivrilmiş, önde gelen

pronounce

:

class / type;

adjective Metaphor

Sample sentence;

"Beylerbeyi, eski Boğaziçi'nin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir."

Syllables;

kal-bu-rüs-tü


2. means (synonym):

Benzerleri içinde daha üstün olan

class / type;

Sample sentence;

"Bugün dahi kalburüstü üç dört oyunu hâlâ, başta Viyana ve Peşte olmak üzere oynanır durur."