meaning in Turkish

1. means (synonym):

Birbirini kesen iki çizginin, iki düzlemin oluşturduğu açı; zaviye

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Farsça gūşe"

Sample sentence;

"Kutunun sivri köşesi."

2. means (synonym):

İki duvarın birleştiği girintili veya çıkıntılı yer

class / type;

Sample sentence;

"Seniha Hanım parmağını odanın köşesine uzattı."

3. means (synonym):

İki sokağın veya caddenin kesiştiği yer; büküç

class / type;

Sample sentence;

"Türk kadınları alacalı bir ipek kumaş gibi köşeye birikmişlerdi."

4. means (synonym):

Bölüm, yer veya yan

class / type;

Sample sentence;

"Burgaz'ın sokaklarında her köşeden Türkçe işitiliyor."

5. means (synonym):

Kuytu, tenha veya ücra yer

class / type;

Metaphor

6. means (synonym):

Kimsenin kolay kolay uğramadığı yer

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"İlk adımda otel, han, kahve köşeleri bulmak ihtiyacı baş gösterecek."

7. means (synonym):

Futbol, hentbol ve su topunda kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri; korner

class / type;

spor
köşe