meaning in Turkish

1. means (synonym):

Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak

pronounce

:

class / type;

-i Verb

Sample sentence;

"Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi."

Syllables;

gez-dir-mek


2. means (synonym):

Tanıtmak amacıyla dolaştırmak

class / type;

Sample sentence;

"Konuklara Ankara'yı gezdirdi."

3. means (synonym):

Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek

class / type;

-e intransitive

Sample sentence;

"Salataya yağ gezdirmek."

4. means (synonym):

Sürterek, değdirerek hareket ettirmek

class / type;

-i -de

Sample sentence;

"Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi."

5. means (synonym):

Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak

class / type;

6. means (synonym):

Herhangi bir biçimde giydirmek

class / type;

-i -le

Sample sentence;

"Beni eski kıyafetle gezdiriyor."

7. means (synonym):

► taşımak

class / type;

-i -de

Sample sentence;

"Böyle kitapları cebinde gezdirir, alışveriş için dükkânını açmak istemediği veya müşteri ile meşgul olmadığı zamanlarda okurdu."