meaning in Turkish

1. means (synonym):

Herhangi bir; rastgele, lalettayin, alelıtlak

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir."

Syllables;

ge-li-şi-gü-zel


2. means (synonym):

► üstünkörü

class / type;

adverb

Sample sentence;

"Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı."

3. means (synonym):

Âdet yerini bulsun diye; alelusul

class / type;

adverb