meaning in Turkish

3

1. means (synonym):

Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak

pronounce

:

class / type;

intransitive Verb

Sample sentence;

"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı."

Syllables;

fır-la-mak


2. means (synonym):

Yerinden oynayıp ileriye doğru çıkıntı yapmak

class / type;

Sample sentence;

"Dalga geçen esrarkeşin gözü ne görürse kırk derece ateşle yanan adamın dışa fırlayan gözü de onu görür."

3. means (synonym):

Fiyatı birdenbire yükselmek

class / type;

Sample sentence;

"Borsada altın fiyatları fırladı."
fırlamak