meaning in Turkish

1. means (synonym):

Tavır, üslup, davranış biçimi

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Arapça edāʾ"

Sample sentence;

"Giyimi kuşamı tepeden tırnağa Paris modası ya, nazı edası hiç aşağı kalmıyor ki!"

2. means (synonym):

Anlatış biçimi, tarzı

class / type;

Sample sentence;

"Sonra birdenbire sözlerinin konferans edasını değiştirerek bana sordu."

eda (2)

1. means (synonym):

Verme, ödeme, yerine getirme

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Arapça edāʾ"

Sample sentence;

"Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu."