meaning in Turkish

1. means (synonym):

Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse; yağı, hasım, husumetli, dost karşıtı

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Farsça duşmān"

Sample sentence;

"Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır."

Syllables;

düş-man

2. means (synonym):

Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları

class / type;

Sample sentence;

"Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz."

3. means (synonym):

Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar

class / type;

Sample sentence;

"Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?"

4. means (synonym):

Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)

class / type;

adjective

5. means (synonym):

Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Ekmek düşmanı."

6. means (synonym):

Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"İçki düşmanı."
düşman