meaning in Turkish

1. means (synonym):

Karışık olan (saç, ip vb.)

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var"

Syllables;

do-la-şık


2. means (synonym):

Dolaşarak giden (yol)

class / type;

Sample sentence;

"Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş."

3. means (synonym):

Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi."

4. means (synonym):

Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı."