meaning in Turkish

1. means (synonym):

Bir şeyin çevresine sarılmak

pronounce

:

class / type;

-e Verb

Sample sentence;

"Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu."

Syllables;

do-lan-mak


2. means (synonym):

Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak

class / type;

intransitive

Sample sentence;

"Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi."

3. means (synonym):

► dolaşmak

class / type;

intransitive

4. means (synonym):

Gelişigüzel gezmek

class / type;

-de

Sample sentence;

"Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu."
dolanmak