meaning in Turkish

1. means (synonym):

Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket

pronounce

:

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı."

Syllables;

dal-ga

2. means (synonym):

Hava, moda, sağlık vb. alanlarda belirli bir süre gelip etkisini gösteren geçici durum

class / type;

Sample sentence;

"Sıcak dalgası. Aerobik dalgası."

3. means (synonym):

► hareketlilik

class / type;

4. means (synonym):

Bir yüzeydeki kıvrım

class / type;

Sample sentence;

"Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç."

5. means (synonym):

Saçların kıvrım genişliği

class / type;

6. means (synonym):

Gizli iş, dalavere

class / type;

slang

Sample sentence;

"Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı."

7. means (synonym):

Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu

class / type;

slang

8. means (synonym):

Dalgın olma

class / type;

slang

9. means (synonym):

Geçici sevgili

class / type;

slang

10. means (synonym):

Geçici aşk ilişkisi

class / type;

slang

11. means (synonym):

Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri

class / type;

Metaphor

12. means (synonym):

Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi

class / type;

fizik

Sample sentence;

"Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor."