meaning in Turkish

1. means (synonym):

Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı

pronounce

:

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor."

Syllables;

düğ-me

2. means (synonym):

Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça

class / type;

Sample sentence;

"Radyonun düğmesi."

3. means (synonym):

Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı

class / type;

hayvan bilimi

Sample sentence;

"Kalkan balığının düğmeleri."