meaning in Turkish

1. means (synonym):

Hoşa gitmek, ilgi çekmek için takınılan çekici, edalı davranış; işve

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Farsça cilve"

Sample sentence;

"Romantik devirlerde bu nevi cilvelere aşk mâni olurdu, şimdi de kültür."

Related compound words;

"cilve kutusu"

Syllables;

cil-ve

2. means (synonym):

Hoş ve latif bir şekilde görünme ortaya çıkma

class / type;

Metaphor

3. means (synonym):

Göz alıcı hareketlilik

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Ressamın bu renk ve ışık cilvesi altındaki ana nesneyi bütün gerçeği ile kavraması her zaman kolay bir iş değildir."

4. means (synonym):

Bir olayın veya durumun bir kişiyi şaşırtan ve beklenmedik yanı

class / type;

Sample sentence;

"Feleğin cilvesi çoktur, alın yazısını bozmaya çare yoktur."

5. means (synonym):

► tecelli

class / type;

Sample sentence;

"Yalnız ve yalnız Allah’ın cilvesi bu!.."