meaning in Turkish

1. means (synonym):

► dernek

pronounce

:

class / type;

Noun

Origin;

"Arapça cemʿiyyet"

Sample sentence;

"Gazi'nin reisliği altında bir Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti var."

Related compound words;

"gizli cemiyet"

Syllables;

ce-mi-yet

2. means (synonym):

► düğün

class / type;

eskimiş

Sample sentence;

"Bohçacı hanım, cemiyetin nerede olacağını öğrenip yarın haber getirmeyi vadetmişti."

3. means (synonym):

Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk

class / type;

eskimiş

Sample sentence;

"Bir hafta olmazdı ki bir mektebe başlama, bir sünnet, bir düğün, bir lohusa cemiyeti görmeyelim."

4. means (synonym):

► yüksek sosyete

class / type;

eskimiş

5. means (synonym):

Birbirine uygun veya zıt anlamlı kelimeleri tenasüp, tezat sanatları yoluyla bir araya getirme

class / type;

edebiyat

6. means (synonym):

► toplum

class / type;

toplum bilimi

Sample sentence;

"Sanatkârın, asıl cemiyete nüfuz eden büyük bir muallim olduğunu bilmemiz lazımdır."