meaning in Turkish

1. means (synonym):

Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak

pronounce

:

class / type;

Noun

Sample sentence;

"Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi."

Syllables;

bu-la-şık

2. means (synonym):

Yaşanmış bir şeyden geriye kalan belirti etki

class / type;

Metaphor

Sample sentence;

"Daha balayının bulaşığı geçmedi."

3. means (synonym):

► kirli

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Bulaşık kap."

4. means (synonym):

Her şeyin birbirine karıştığı (yer, olay vb.)

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı."

5. means (synonym):

► yapışkan

class / type;

adjective Metaphor

Sample sentence;

"Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder."
bulaşık