meaning in Turkish

1. means (synonym):

Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ

pronounce

:

class / type;

Noun anatomi

Sample sentence;

"Kös, kalkan, boru sesleri at kişnemelerine karışıyor, alınan emirler, verilen kumandalar yüzlerce ağız tarafından ayrı ayrı tekrarlanıyordu."

Related compound words;

"ağız ağıza""ağız alışkanlığı""ağız atlası""ağız bağı""ağız birliği""ağız dalaşı""ağız değişikliği""ağız dolusu""ağız kalabalığı""ağız kavafı""ağız kavgası""ağız kokusu""ağız kuşağı""ağız nişanı""ağızotu""ağız şakası""ağız tadı""ağız tatsızlığı""ağız tüfeği""ağız tütünü""ağız ünlüsü""ağız ünsüzü""ağzı açık""ağzı bir""ağzı bozuk""ağzı büyük""ağzı gevşek""ağzı havada""ağzı kalabalık""ağzı kara""ağzı kenetli""ağzı kilitli""ağzı kulaklarında""ağzı pek""ağzı pis""ağzı sıkı""ağzına kadar""açıkağız""bayramlık ağız""çatal ağız""sarıağız""yarım ağız""Acem ağzı""aslanağzı""dört yol ağzı""düşman ağzı""esnaf ağzı""halk ağzı""kapı ağzı""kaynana ağzı""kol ağzı""kurtağzı""külhanbeyi ağzı""küllük ağzı""mide ağzı""şoför ağzı""tavşanağzı""tezgâhtar ağzı""yanardağ ağzı""yavruağzı""yol ağzı""ilk ağızda""yüreği ağzında"

2. means (synonym):

Bu organın dudaklarla beraber dış sınırı

class / type;

anatomi

Sample sentence;

"Küçük bir ağız."

3. means (synonym):

Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı

class / type;

Sample sentence;

"Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı."

4. means (synonym):

Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer

class / type;

Sample sentence;

"Çay ağzı."

5. means (synonym):

Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı

class / type;

Sample sentence;

"Körfezin ağzı."

6. means (synonym):

Giriş yeri

class / type;

Sample sentence;

"Şimdi tünelin ağzında değilim artık."

7. means (synonym):

► kavşak

class / type;

8. means (synonym):

Kesici aletlerin keskin tarafı

class / type;

9. means (synonym):

Üslup, ifade biçimi

class / type;

Sample sentence;

"Acem ağzı"

10. means (synonym):

Top, tüfek vb. silahlarda namlunun ucu veya açık olan kısmı

class / type;

Sample sentence;

"Sağ elinde ağzına mermi sürülmüş bir mavzer tutuyor gibiydi tıpkı."

11. means (synonym):

Belli yerleşim bölgelerine özgü, yazı dili hâline gelmemiş dil; diyalekt: Rumeli ağzı, Konya ağzı, Muğla ağzı, Siverek ağzı vb

class / type;

dil bilimi

12. means (synonym):

Bir bölgenin müzik kültüründe görülen söyleyiş özelliklerinin tümü

class / type;

müzik

ağız (2)

1. means (synonym):

Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü

pronounce

:

class / type;

Noun