1. means (synonym):
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
meaning in Turkish
2. means (synonym):
Bu organın dudaklarla beraber dış sınırı
class / type;
anatomiSample sentence;
"Küçük bir ağız."3. means (synonym):
Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
class / type;
Sample sentence;
"Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı."4. means (synonym):
Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer
class / type;
Sample sentence;
"Çay ağzı."5. means (synonym):
Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı
class / type;
Sample sentence;
"Körfezin ağzı."6. means (synonym):
Giriş yeri
class / type;
Sample sentence;
"Şimdi tünelin ağzında değilim artık."7. means (synonym):
► kavşak
class / type;
8. means (synonym):
Kesici aletlerin keskin tarafı
class / type;
9. means (synonym):
Üslup, ifade biçimi
class / type;
Sample sentence;
"Acem ağzı"10. means (synonym):
Top, tüfek vb. silahlarda namlunun ucu veya açık olan kısmı
class / type;
Sample sentence;
"Sağ elinde ağzına mermi sürülmüş bir mavzer tutuyor gibiydi tıpkı."11. means (synonym):
Belli yerleşim bölgelerine özgü, yazı dili hâline gelmemiş dil; diyalekt: Rumeli ağzı, Konya ağzı, Muğla ağzı, Siverek ağzı vb
class / type;
dil bilimi12. means (synonym):
Bir bölgenin müzik kültüründe görülen söyleyiş özelliklerinin tümü
class / type;
müzikağız (2)
1. means (synonym):
Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
pronounce
:class / type;
NounOrigin (Etymology):
Popular Categories
Random Turkish words and their meanings
3 Turkish words and their meanings in Turkish