1. means (synonym):
Ağır olma durumu; tartı
meaning in Turkish
2. means (synonym):
Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
class / type;
3. means (synonym):
Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
class / type;
4. means (synonym):
Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
class / type;
Sample sentence;
"Havanın ağırlığı."5. means (synonym):
Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
class / type;
6. means (synonym):
► takı
class / type;
Sample sentence;
"Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti."7. means (synonym):
► sorumluluk
class / type;
Sample sentence;
"Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim."8. means (synonym):
Bir kimse, bir grup vb.nin toplum içinde etkisinin fazla olması durumu
class / type;
9. means (synonym):
Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
class / type;
Sample sentence;
"Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli."10. means (synonym):
Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan; kalın (II)
class / type;
ağızlardan11. means (synonym):
► sıkıntı
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Göğsümden asabi bir ağırlığın yükseldiğini, nefes aldırmayacak gibi boğazıma tıkandığını duyuyordum."12. means (synonym):
► ağırbaşlılık
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi."13. means (synonym):
Değerli olma durumu
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Hediyenin ağırlığı."14. means (synonym):
Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Beynime bir ağırlık peyda olmuştu."15. means (synonym):
Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
class / type;
askerlikSample sentence;
"Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum."16. means (synonym):
Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke; gravite
class / type;
fizik17. means (synonym):
Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori; sıklet