1. means (synonym): Çarşı, pazar, mağaza vb. yerlerden ihtiyaç duyulan şeyleri satın alma işi
Çarşı, pazar, mağaza vb. yerlerden ihtiyaç duyulan şeyleri satın alma işi
2. means (synonym): Alım satım işi; muamele, ahzüita, aksata, pazar
Alım satım işi; muamele, ahzüita, aksata, pazar
3. means (synonym): Bir kişiyle veya bir olayla olan ilişki
Bir kişiyle veya bir olayla olan ilişki
T. alış (< T. al- + T. eylemden ad yapım eki -(ı)ş ) + T. veriş (< T. bir- + T. eylemden ad yapım eki -(ı)ş ). bk. al-, bk. ver-.İlk kez Uygurca ve Karahanlıcada alış bėriş olarak tanıklanır (OTWF I: 270). DLT’de “alış ‘alacak’, alış bėriş denir ki ‘alacak verecek’ demektir.”; Meninski sözlüğünde “alış viriş (اليش ويريش): emptio & venditio; commercium, negotiatio (alım ve satım; ticaret, iş)” kaydıyla yer alır (DLT: 29; Meninski 1680: 405). Kâmûs-ı Türkî’de, bilinen anlamına ek olarak “bir mevkiin bir noktadan görünüşü, nezareti” anlamı verilir. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde “alışveriş” için daha çok alı satı, alım satım ve satu bāzār kullanılır (TTS: 103-104). Tietze, mecaz anlamınının (“ilgi, alaka”) en erken örneğini Eşrefoğlu Rûmî Dîvânı’ndan (15. yy.) tanıklar: mahlūkdan kesilüb durur alışımuz vėrişimüz (TETTL: 79).bir edig tavarıg alış bėriş ogrınta öŋi öŋi meŋzin tegşürüp… (Eski Uygurca Metinler - Maytrısimit).Hacı Lütfı̇̄ b. Hacı Hüseyin nām kimesne ile babam zamānından ve kendi zamānımda defā‘atle alış ve veriş ettikde hāliyā mezkūr Hacı Lütfi zimmetinde bir akçem ve bir habbem kalmadı min ba‘d mezkūr ile akçe husūsunda da‘vām ve nizā‘ım yoktur ve eğer olursa ınde’ş-şer‘ istimā‘ olunmaya deyicek mukırr-ı mezbūru mukarrun lehü’l-mezbūr Hacı Lütfı̇̄ bi’l-muvācehe tasdı̇̄k edip mezbūr Süleymān ile alışdan verişten haklaştık (Üsküdar Mahkemesi 9 Numaralı Sicil, 1534-1536).alış veriş: ticâret, muâmele, dâd ü sitâd, ahz ü i’tâ (Ahmet Vefik Paşa, Lehce-i Osmânî, 1876).Demek oluyor ki Refet’in tiyatrocularla alışverişi yoktur (Ahmet Midhat Efendi, Müşâhedât, 1890).Bugünlerde alışveriş de kesat… Şu güzelim zeytinin batmanını on sekiz mangıra bile almıyorlar... (Nâbizâde Nâzım, Karabibik, 1891).
T. alış (< T. al- + T. eylemden ad yapım eki -(ı)ş ) + T. veriş (< T. bir- + T. eylemden ad yapım eki -(ı)ş ). bk. al-, bk. ver-.
İlk kez Uygurca ve Karahanlıcada alış bėriş olarak tanıklanır (OTWF I: 270). DLT’de “alış ‘alacak’, alış bėriş denir ki ‘alacak verecek’ demektir.”; Meninski sözlüğünde “alış viriş (اليش ويريش): emptio & venditio; commercium, negotiatio (alım ve satım; ticaret, iş)” kaydıyla yer alır (DLT: 29; Meninski 1680: 405). Kâmûs-ı Türkî’de, bilinen anlamına ek olarak “bir mevkiin bir noktadan görünüşü, nezareti” anlamı verilir. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde “alışveriş” için daha çok alı satı, alım satım ve satu bāzār kullanılır (TTS: 103-104). Tietze, mecaz anlamınının (“ilgi, alaka”) en erken örneğini Eşrefoğlu Rûmî Dîvânı’ndan (15. yy.) tanıklar: mahlūkdan kesilüb durur alışımuz vėrişimüz (TETTL: 79).
bir edig tavarıg alış bėriş ogrınta öŋi öŋi meŋzin tegşürüp… (Eski Uygurca Metinler - Maytrısimit).
Hacı Lütfı̇̄ b. Hacı Hüseyin nām kimesne ile babam zamānından ve kendi zamānımda defā‘atle alış ve veriş ettikde hāliyā mezkūr Hacı Lütfi zimmetinde bir akçem ve bir habbem kalmadı min ba‘d mezkūr ile akçe husūsunda da‘vām ve nizā‘ım yoktur ve eğer olursa ınde’ş-şer‘ istimā‘ olunmaya deyicek mukırr-ı mezbūru mukarrun lehü’l-mezbūr Hacı Lütfı̇̄ bi’l-muvācehe tasdı̇̄k edip mezbūr Süleymān ile alışdan verişten haklaştık (Üsküdar Mahkemesi 9 Numaralı Sicil, 1534-1536).
alış veriş: ticâret, muâmele, dâd ü sitâd, ahz ü i’tâ (Ahmet Vefik Paşa, Lehce-i Osmânî, 1876).
Demek oluyor ki Refet’in tiyatrocularla alışverişi yoktur (Ahmet Midhat Efendi, Müşâhedât, 1890).
Bugünlerde alışveriş de kesat… Şu güzelim zeytinin batmanını on sekiz mangıra bile almıyorlar... (Nâbizâde Nâzım, Karabibik, 1891).