meaning in Turkish

1. means (synonym):

► gösterişli

pronounce

:

class / type;

adjective slang

Sample sentence;

"Sonra da sofraya alengirli bir semizotu yemeği getirir."

Syllables;

alen-gir-li


2. means (synonym):

Karmaşık olan, anlaşılmayan

class / type;

Sample sentence;

"Sayfalar arasına serpiştirdiği alengirli sözlerinse ileride kilidi açmaya, düğümü çözmeye yaradığı görülecektir."

3. means (synonym):

İleride sakınca çıkarabilir, sorun olabilir (iş vb.)

class / type;

Sample sentence;

"Anlamıştım zaten alengirli bir iş olduğunu... Yoksa şoför tutmak için beyler adamların ayaklarına gelirler mi hiç?"

4. means (synonym):

Tuhaf, şaşırtıcı

class / type;

Sample sentence;

"... en çok da Ender’in attığı alengirli penaltıları yiyip, üstelik kolunu sakatlayışına katıla katıla güldü."