meaning in Turkish

1. means (synonym):

Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip rütbe alan ve yükselen subay

pronounce

:

class / type;

Noun askerlik

Sample sentence;

"Cemal ne olduğunu anlamaya çalışırken bu sefer asker sordu ona, ‘Mektepli misin, alaylı mı?’"

Syllables;

alay-lı

2. means (synonym):

Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), mektepli karşıtı

class / type;

adjective Metaphor

Sample sentence;

"Ekseriyet, okuyup yazmak bilmeyen alaylılardaydı."

alaylı (2)

1. means (synonym):

Alay edici, küçümseyici olan

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı."

Syllables;

alay-lı

alaylı (3)

1. means (synonym):

Güzelliği ile dikkat çeken, göze çarpan

pronounce

:

class / type;

adjective

Sample sentence;

"Düriye'min güğümleri kalaylı / Fistan giymiş, etekleri alaylı"

Syllables;

alay-lı