meaning in Turkish

1. means (synonym):

► acılaşmak

pronounce

:

class / type;

intransitive Verb

Sample sentence;

"Bütün rafları, dolapları aradım: Biraz mercimek, nohut, fasulye, yarım paket makarna, bir paketin içinde iki üç kaşık yemeklik yağ (acımıştı), yarım paket kibrit, bir kavanoza yakın şeker ve tuzluğun içinde nemlenmiş tuz kalmıştı."

Syllables;

acı-mak


2. means (synonym):

Acılı, ağrılı olmak

class / type;

Sample sentence;

"Sahip’in canı şimdi daha çok acımaktadır."

3. means (synonym):

Merhamet etmek

class / type;

-e Metaphor

Sample sentence;

"Yarını ne olacak dünyamızın / Biz yaşımızı başımızı aldık / Allah çocuklarımıza acısın"

4. means (synonym):

Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek

class / type;

-e Metaphor

Sample sentence;

"Bütün şehir halkı Koca Ali gibi mahir bir ustanın kolu kesileceğine acıdı."