1. means (synonym):
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek
meaning in Turkish
2. means (synonym):
Engeli kaldırmak
class / type;
Sample sentence;
"Karla kapanan yolu açmak."3. means (synonym):
Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri açık duruma getirmek
class / type;
Sample sentence;
"Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı."4. means (synonym):
Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
class / type;
5. means (synonym):
Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak
class / type;
Sample sentence;
"Su borusunu açmak."6. means (synonym):
Alanını genişletmek
class / type;
Sample sentence;
"Anıtın çevresini açmak."7. means (synonym):
Birbirinden uzaklaştırmak
class / type;
Sample sentence;
"Kollarını açtı."8. means (synonym):
Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak
class / type;
Sample sentence;
"Yumağı açmak."9. means (synonym):
Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak
class / type;
10. means (synonym):
Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
class / type;
11. means (synonym):
Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak
class / type;
Sample sentence;
"Biraz sakinleşmek için kalktı, bir bitki çayı hazırladı, sonra da radyoyu açtı."12. means (synonym):
Alışverişi başlatmak
class / type;
Sample sentence;
"Güvenoyu başarısızlığından sonra transfer piyasasını açtı."13. means (synonym):
Rengin koyuluğunu azaltmak
class / type;
Sample sentence;
"Bu boyayı biraz daha açmalı."14. means (synonym):
Yakışmak, güzel göstermek
class / type;
Sample sentence;
"Bu renk odayı açtı."15. means (synonym):
Ferahlık vermek
class / type;
16. means (synonym):
Geçit sağlamak
class / type;
Sample sentence;
"İki oda arasına kapı açtık."17. means (synonym):
Bir konu ile ilgili konuşmak
class / type;
18. means (synonym):
Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek
class / type;
Sample sentence;
"Size derdimi açmaya geldim."19. means (synonym):
Satranç, poker vb. oyunları başlatmak
class / type;
20. means (synonym):
Yapmak, düzenlemek
class / type;
intransitiveSample sentence;
"Sınav açmak."21. means (synonym):
Ayırmak, tahsis etmek
class / type;
intransitiveSample sentence;
"Senin için üst katta bir oda açtık."22. means (synonym):
Görünür duruma getirmek
class / type;
Sample sentence;
"Kollarını, göğsünü açmış."23. means (synonym):
Gökyüzü bulutların dağılmasıyla aydınlanmak
class / type;
intransitiveSample sentence;
"Hava açtı."24. means (synonym):
Bitki çiçekli duruma gelmek
class / type;
intransitiveSample sentence;
"Hiç kurumuş ağaç yeşerir, çiçek açar mı?"25. means (synonym):
Sıkıntısını gidermek, içine, gönlüne ferahlık vermek
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Burası beni açmadı, başka yere gidelim."26. means (synonym):
Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek
class / type;
MetaphorSample sentence;
"Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu."27. means (synonym):
Savaşla almak
class / type;
eskimiş28. means (synonym):
► yarmak