ne demek?

Karışık olan (saç, ip vb.)

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

sıfat

Kullanımı;

"Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var"

Hecelenişi / Hecelemesi;

do-la-şık


Dolaşarak giden (yol)

Kullanımı;

"Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş."

Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi."

Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı."