1. Anlamı (eş anlamlısı):
Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek
Örnek / Cümle; "Doktor, hastanın ağrıyan yerine dokundu."
1. Anlamı (eş anlamlısı):
Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek
Örnek / Cümle; "Doktor, hastanın ağrıyan yerine dokundu."
2. Anlamı (eş anlamlısı):
Dokuma işi yapılmak
Özelliği / Tipi / Türü; "nesnesiz"
Örnek / Cümle; "Kilimler tezgahta dokundu."
3. Anlamı (eş anlamlısı):
Sağlığını bozmak
Özelliği / Tipi / Türü; "nesnesiz"
Örnek / Cümle; "Fazla yersem bana dokunur."
4. Anlamı (eş anlamlısı):
Almak, kullanmak, el sürmek
Özelliği / Tipi / Türü; "nesnesiz"
5. Anlamı (eş anlamlısı):
İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak
6. Anlamı (eş anlamlısı):
İlişkin, ilgili olmak, değinmek
7. Anlamı (eş anlamlısı):
Hafifçe değmek
8. Anlamı (eş anlamlısı):
Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak
9. Anlamı (eş anlamlısı):
Karıştırmak
10. Anlamı (eş anlamlısı):
Tedirgin etmek, sataşmak
Özelliği / Tipi / Türü; "mecaz"
do-kun-mak