ne demek?

Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

sıfat

Kullanımı;

"Hatta gelirken otobüste dalmışım, rüyamda da yılanlarla dolu, derin bir kuyuya düştüm."

Hecelenişi / Hecelemesi;

de-rin


Yüzeyden içeri inen

Kullanımı;

"Yüzlerindeki derin yara izleri bakanların üzerinde çok etkili oluyor ve korku uyandırıyordu."

Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan

Kullanımı;

"Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu."

► yoğun

Kullanımı;

"Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev."

Uzun süren

Kullanımı;

"Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi."

► ayrıntılı

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne?"

İçten gelen

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum."

► dip

Tipi / Türü;

isim

Kullanımı;

"Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde"