1. bedeutet (synonym): Büyük erkek kardeş; ağa, aka, ede, efe
Büyük erkek kardeş; ağa, aka, ede, efe
2. bedeutet (synonym): Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü
Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü
Moğ. ağa + T. beg. bk. ağa; bk. bey.Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ortaya çıkar. Eski ve yeni Türk lehçelerinde ağabey kavramı yaygın olarak aga, apa, eke sözcüklerinin varyantları ve türevleriyle karşılanır (Li 1999: 148-167). Kâmûs-ı Türkî'de “ağabey (آغا بك): büyük birader” olarak kayıtlıdır. Bakü ağzında “ağabey” için ağadadaş, “kızkardeş” için ağabacı kullanılır (Eren 1993: 405-406).Türk lehçelerinde “ağabey” karşılığında aga ve agay yaygındır. Bey, “ağabey” anlamıyla sadece Yakutça ve Dolgancada (bī) tanıklanır. Yakutça ve Dolgancada ayrıca ini-bī "erkek kardeşler (< ini "küçük erkek kardeş" + beg) de dikkat çekicidir (Li 1999: 40, 152) ancak Anadolu’daki ağabeyin Yakutça bīnin “ağabey” anlamından bağımsız olarak ortaya çıktığı açıktır.Akkoyunlu-Karakoyunlu savaşının kahramanlarından Aka Begi, Safevi Devleti han naibi ve divan beylerinden Ağa Begi (Sümer 1999: 241; 265) özel adları, sözcüğün tarihini en erken 14-15. yüzyıllara çekse de, akrabalık terimi olarak kullanılışı Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından önceye gitmez.Ağabey sözcüğü ağabi, ağbi, abey, abi biçimlerinde kısalmış; bu biçimler edebî metinlere de yansımıştır.“Ne o? Ağabey! Denize pek meraklı bakıyorsun? Yoksa vızmak hülyasında mısın?” demeğe başlar (Ahmet Midhat Efendi, Hüseyin Fellâh, 1875).Ağabeyimdeki hâl cinnete karîb bir aşk eseridir (Ahmet Midhat Efendi, Acâyib-i Âlem, 1882).Ben bir dadı ile onbeş yaşında bir ağabeyin elinde büyüdüm (Aka Gündüz, İki Süngü Arasında, 1929).Evet ağbey; bu çocuk lisenin ikinci sınıfındadır (Rıfat Akpınar, Mesut İnsanlar, 1943).Herkes onlara hürmet ediyor, çocuklar ‘Asker ağbi’ diyorlardı (Oktay Akbal, Garipler Sokağı 1950).Abi, dün gece Beynamaz Yusuf, Kel Şükrü'nün nevalesine piyiz kayarken ( = davetsiz olarak birinin içki masasında içerken) kakırdamış ( = ölmüş) diyorlar (Ferit Devellioğlu, Türk Argosu, 1945).
Moğ. ağa + T. beg. bk. ağa; bk. bey.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ortaya çıkar. Eski ve yeni Türk lehçelerinde ağabey kavramı yaygın olarak aga, apa, eke sözcüklerinin varyantları ve türevleriyle karşılanır (Li 1999: 148-167). Kâmûs-ı Türkî'de “ağabey (آغا بك): büyük birader” olarak kayıtlıdır. Bakü ağzında “ağabey” için ağadadaş, “kızkardeş” için ağabacı kullanılır (Eren 1993: 405-406).
Türk lehçelerinde “ağabey” karşılığında aga ve agay yaygındır. Bey, “ağabey” anlamıyla sadece Yakutça ve Dolgancada (bī) tanıklanır. Yakutça ve Dolgancada ayrıca ini-bī "erkek kardeşler (< ini "küçük erkek kardeş" + beg) de dikkat çekicidir (Li 1999: 40, 152) ancak Anadolu’daki ağabeyin Yakutça bīnin “ağabey” anlamından bağımsız olarak ortaya çıktığı açıktır.
Akkoyunlu-Karakoyunlu savaşının kahramanlarından Aka Begi, Safevi Devleti han naibi ve divan beylerinden Ağa Begi (Sümer 1999: 241; 265) özel adları, sözcüğün tarihini en erken 14-15. yüzyıllara çekse de, akrabalık terimi olarak kullanılışı Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından önceye gitmez.
Ağabey sözcüğü ağabi, ağbi, abey, abi biçimlerinde kısalmış; bu biçimler edebî metinlere de yansımıştır.
“Ne o? Ağabey! Denize pek meraklı bakıyorsun? Yoksa vızmak hülyasında mısın?” demeğe başlar (Ahmet Midhat Efendi, Hüseyin Fellâh, 1875).
Ağabeyimdeki hâl cinnete karîb bir aşk eseridir (Ahmet Midhat Efendi, Acâyib-i Âlem, 1882).
Ben bir dadı ile onbeş yaşında bir ağabeyin elinde büyüdüm (Aka Gündüz, İki Süngü Arasında, 1929).
Evet ağbey; bu çocuk lisenin ikinci sınıfındadır (Rıfat Akpınar, Mesut İnsanlar, 1943).
Herkes onlara hürmet ediyor, çocuklar ‘Asker ağbi’ diyorlardı (Oktay Akbal, Garipler Sokağı 1950).
Abi, dün gece Beynamaz Yusuf, Kel Şükrü'nün nevalesine piyiz kayarken ( = davetsiz olarak birinin içki masasında içerken) kakırdamış ( = ölmüş) diyorlar (Ferit Devellioğlu, Türk Argosu, 1945).