ne demek?

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

sıfat

Kullanımı;

"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte."

İlişkili birleşik kelimeler;

"açık açık""açık ağıl""açıkağız""açık ağızlı""açık alan""açık alın""açık ara""açık artırma""açık bilet""açık bono""açık bölge""açık büfe""açık celse""açık ciro""açık çek""açık deniz""açık devre""açık dolaşım sistemi""açık durum""açık duruşma""açık düşme""açık eksiltme""açık elli""açık erişim""açık fikirli""açık giyim""açık görüş""açıkgöz""açık gri""açık hava""açık hece""açık hesap""açık imza""açık işletme""açık kahverengi""açık kalp ameliyatı""açık kalpli""açık kapı""açık kart""açık kestane""açık kırmızı""açık kredi""açık lacivert""açık liman""açık lise""açık maaşı""açık mavi""açık mektup""açık mutfak""açık ordugâh""açık otopark""açık oturum""açık oy""açık öğretim""açık önerme""açık pazar""açık pembe""açık piyasa""açık poliçe""açık raf""açık rejim""açık saçık""açık saman rengi""açık sarı""açık sayım""açık seçik""açık senet""açık seslem""açık sözlü""açık şehir""açık taşıt""açık teşekkür""açık tohumlular""açık toplum""açık tribün""açık turuncu""açık yara""açık yeşil""açık yol""açık yürekli""açık zaman""ağzı açık""alnı açık""bahtı açık""başı açık""cari açık""eli açık""gözü açık""kapısı açık""sağ açık""sofrası açık""sol açık""ucu açık""uğuru açık""yarı açık cezaevi""açığa alınmak""açığa almak""açıktan açığa""bütçe açığı""dış ticaret açığı"

Hecelenişi / Hecelemesi;

, -ğı


Engelsiz, serbest olan

Kullanımı;

"Açık yol."

Örtüsüz, çıplak olan

Kullanımı;

"Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı."

İçinde veya üstünde hiçbir şey bulunmayan

Kullanımı;

"Kâğıtta açık yer kalmadı."

Görevlisi olmayan, boş (iş, görev)

Aralığı çok

Kullanımı;

"Açık adımlarla."

Çalışır durumda olan

Kullanımı;

"Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar."

Kolay anlaşılır; vazıh

Kullanımı;

"Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır."

Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen

Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen

Kullanımı;

"Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o."

Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı

Kullanımı;

"Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu."

Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.)

Kullanımı;

"Kurnaz olan bazı sergiciler gençler için açık filmler göstermek suretiyle fazla müşteri toplama gayreti içine girerlerdi."

Belirgin bir biçimde

Tipi / Türü;

zarf

Kullanımı;

"İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?"

Bir gereksinimin karşılanamaması durumu

Tipi / Türü;

isim

Kullanımı;

"Bütçe açığı.""Ülkenin doktor açığı."

Belli bir yerin biraz uzağı

Tipi / Türü;

isim

Kullanımı;

"Tren yolu nehrin açığından geçer."

Denizin kıyıdan uzakça olan yeri

Tipi / Türü;

isim

Kullanımı;

"Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır."